Sosyal Ağ Arkadaşlıkları Dostluğun Yerini Tutabilir mi?
İçinde bulunduğumuz bilgi çağı ile beraber hayatımızın her alanında dijital devrimler yaşanıyor. Klasik değerlerin yerini yeni ve farklı değerler alıyor. Zayıf arkadaşlık bağlarını güçlendirme imkânı ve sosyal çevre edinme olanağı sunan sosyal ağlar, arkadaşlık ve dostluk kavramlarının geleneksel tanımını modern kültür ile harmanlayarak yeniden şekillendiriyor. Dostluk, arkadaşlık ve tanışıklık kavramları birbiri ile etkileşime girmiş durumda. Sosyal ağlar hem güçlü hem de zayıf ilişkiler için iletişimi kolaylaştırmakta ve ilişki gelişiminde oldukça büyük imkânlar sunmakta. Fakat aynı zamanda da yanı başımızda olanı “öteki” olana dönüştürmekte ve “ötede olan” ile aynı kategoriye yerleştirmekte.
Sosyal ağlar ile gerçek hayatta asla karşımıza çıkmayacak çevrelerden kişilerle arkadaş olabileceğimiz gibi, mevcut ve gerçek arkadaşlarımız ile iletişimde kalabiliriz. Bunların yanı sıra sosyal ağlar üzerinde okul arkadaşları, eski ve yeni iş arkadaşları, seyahatlerde tanışılan insanlar, arkadaşların arkadaşları ve geçici yabancılar gibi farklı kişilerden oluşan insanlar ile etkileşim sağlanabilmektedir. Oysa daha önceleri mesafeler zaman içerisinde arkadaşlıkların yitip gitmesine sebep oluyordu ve yitirilen arkadaşlıkları yeniden kazanmak oldukça zor bir işti. Sosyal ağların mesafe kavramını ortadan kaldırmasıyla yitip giden arkadaşlıkların önüne geçilmiş oldu ve zayıf arkadaşlık bağları oldukça güçlendi. Postmodern toplumlarda insanlar, arkadaşlıklarını ilgi alanları üzerinden kurar. Sosyal ağlar, aynı zamanda ilgi alanlarınız ile ilgili diğer insanları da bularak yeni arkadaşlıklar edinmenizi ve bunlarla kaynaşmamızı da sağlamaktadır.
Bilim insanları sosyal ağlar üzerindeki arkadaşlıkların gerçek dostlukların yerine geçip, geçemeyeceği konusu üzerine araştırmalar yapmaktadır. Ancak ne yazık ki bu tip arkadaşlıklar konusunda henüz net ve ortak bir kanıya varabilmiş durumda değiller. Yaptıkları araştırmalar ve bizlere sundukları için bilim insanlarına teşekkürlerimizi sunalım ve bu konuya dair kendi cevaplarımızı bulmaya çalışalım.
Sosyal ağların sağladığı imkânlar ile birçok farklı insan ile tanışmak, arkadaş olmak güzel ve farklı bir şey. Fakat büyük bir grubun içinde olsak bile kendimizi yanında rahat hissedebileceğimiz o birkaç dostu hep aramaktayız. Acaba sosyal ağlar üzerinde bulunan arkadaş listemizdeki kaç kişinin gerçekte dostumuz olduğunu iddia edebiliriz? Peki, bu güçlü iddia için ne gibi delillere ihtiyacımız var? Bu delilleri hangi kriterlere göre değerlendireceğiz? Kelimelere, tanımlara, sayılara ve algılara sığmayan dostluk nedir? Evet, bunlar zor sorular. Fakat cevapsız sorular değil. Cevaplar için “dost“ kavramına yoğunlaşalım ve üzerine biraz düşünelim.
Dostlar, sizi dinler ve düşüncelerinize saygı gösterir. Fikir tartışmalarını asla kavgaya dönüştürmez. Sizi anlamaya çalışır.
Dostlar, sorumluluk hisseder ve sizinle yakından ilgilenir. Dertlerinizi anlamaya çalışarak çözüm arayışınızda yanınızda olur.
Dostlar, her zaman fedakârlık yapmaya hazırdır. Zamanını ve olanaklarını hiç çekinmeden kullanmaya isteklidir.
Dostlar, hatalarınızı görmezden gelir. Hiç kimsenin mükemmel olmadığı bilinciyle, hatanızı fark etmeniz için kırmadan yol göstermek için oldukça cesur davranır.
Dostlar, kırılmış umutlarınızı onarmak için gereken olumlu düşünceler düşünmenizi ve umut beslemenizi sağlamak için canla başla uğraşır.
Yukarıda verilenleri göz önüne alarak cevap aradığımız soruları yeniden düşünelim. Sosyal ağ arkadaşlıkları dostluğun yerini tutabilir mi? Bu mümkün müdür? Francis Bacon’un dediği gibi; “Dertlerini dökecek dostları olmayanlar kendi yüreklerini kemirirler“. Arkadaş listemizdeki kaç kişiye tüm dertlerimizi dökebiliriz? Acaba kaç tanesi dertlerimizi anlamaya çalışarak çözüm arayışımızda yanımızda olurlar?
Sosyal ağlarda sayılar (çoğunluk) önemli iken, söz konusu dostluk olduğunda; kalite ön plana çıkmaktadır. Çoğunluğun önemli olduğu sosyal ağlar sayesinde, dostluk; çakıl taşları arasında elmasın daha iyi parlaması gibi öne çıkma fırsatı buluyor ve karanlıklar arasındaki bir güneş gibi parlıyor. Dostluk; sevgi, saygı ve güven erdemlerini içermeyen bilgisayar ve telefon gibi duygusuz makineler üzerinde bir şeyler tıklamaktan çok daha fazlasıdır. Dost, dünyanın yükünü beraber paylaşabildiğimiz, aramızda sıcak ve samimi bir bağ olandır. Seçkin drama yazarı, İngiliz şair William Shakespeare; dostluk konusunda duygularını tam da bu ölçüde şu şekilde ifade etmiştir:
“Depreşir yüreğimde nice kapanmış yara
Yitip gitmiş yüzlere inlerim için.
Geçmiş yaslar yeniden beni yürekten vurur,
Acıları saydıkça bir içim kan ağlar;
Gönlüm eski dertleri anıp çile doldurur.
Borcum bitmemiş gibi yine keder borcum var.
Ama sevgili dostum seni andım mı yeter:
Bütün yitenler döner, bütün acılar biter.”
Shakespeare, 30. Sone’den bir bölüm.
* Bu makale Katı Dergi Nisan 2016 sayısında yayınlanmıştır.
HENÜZ YORUM YAPILMAMIŞ